Tam Sayı: (PDF)
Kapak ve Kurullar: (PDF)
İçindekiler: (PDF)
- Başlık: The Socıopolıtıcal Occurrence of The Talıban and Its Impact on Afghan Polıcy (PDF)
Yazar: Hüsamettin İNAÇ & Jeewash KOHISTANI
Sayfa: 7-38
Summary: From the day this land has handled the name of Afghanistan till now has persistently experienced, lively and dreadful days, however, the horrendousness and delicacy of this land are greater than the sparkle. During World War two the happening of the Cold War between two monster policies, the US imperialism, and the Soviet Union socialism are shadowing the political air of Afghanistan. The Soviet Union has attempted to extend the philosophy of socialism wherever against the US philosophy of imperialism, herewith the Soviet Union involved Afghanistan in 1979 and has committed the greatest error of its political career. The US had the fire of retribution inside its psyche due to the Vietnam war yet, attempted each conceivable route with its partners Pakistan, Iran, China, and Saudi Arabia to level the land for the nasties destruction of the Soviet Union in Afghanistan. Hence the US and its partners supported a gathering of extremists called Mujahideen to accomplish this work for them and following nine years of battling, the Soviet Union has tasted a gigantic checkmate and pulled out its soldiers from Afghanistan. In the end, in April 1992 Mujahideen handled the capital of Afghanistan, Kabul, and the Soviet Union’s introduced, the last President Mohammad Najibullah surrendered, hence giving up the public authority of Afghanistan to Mujahideen. With the genuine guide of the US and Pakistan, a temporary Islamic Government occurred, and Sibghatullah Mojaddedi turned into the President, however, his administration didn’t keep going long and gave over the public authority to Burhanuddin Rabbani. Hence Burhanuddin Rabbani turned into the President and Gulbuddin Hekmatyar began filling in as Prime Minister, meanwhile contrasts between the two got the serious shape and concluded with an enormous battle, during this fight Kabul had gotten a destroyed and crushed face. Gulbuddin Hekmatyar had the sponsorship of the US and Pakistan so the point was to get all of Afghanistan to make it a leveled land for the ominous policies of the US and Pakistan. Hereby Afghanistan because of unpropitious approaches of the US and particularly Pakistan has experienced a capable massacre. The civil war in Afghanistanwasn’t to help the egotistical strategies of the US and Pakistan, hence they have appeared a unique radical gathering called Taliban from Pashtuns ethnic. Taliban during the battle between Afghans and the Soviet Union, have battled for Afghanistan, with the fall of the Soviet Union they went to Pakistan to master extravagant religious lessons. In 1996 the Taliban captured Kabul, and Mujahideen fled the capital to the north, in this way the Islamic Emirate of Afghanistan was set up, and the Taliban opened their wings to administer Afghanistan. Whatever the US and generally Pakistan had their arrangements list towards Afghanistan was grasped by the Taliban unequivocally, thereupon, the Taliban have dubbed the Genghis Khan troops for their brutal actions.
Keywords: Afghanistan, Burhanuddin Rabbani, Government, Gulbuddin Hekmatyar, Soviet Union and Taliban
Geliş Tarihi: 10.04.2022
Kabul Tarihi: 28.04.2022
- Başlık: Belarus Sovyet Cumhuriyeti İç Siyaseti ve Belarus’un Bağımsızlığı Süreci (PDF)
Yazar: Murat Bürkan SERBEST & Naira IRISKELDİEVA
Sayfa: 39-54
Özet: Belarus Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti, Sovyetler Birliği’nin kurucu devletlerinden biridir. Belarus, kurucu komünist liderler tarafından Sovyetler Birliği ve Polonya arasında bir tampon bölge olarak düşünülmekteydi. Bununla birlikte Belarus kimliği, ulusal kimlikten ziyade kültürel bir kimlik olarak gelişmiştir. Sovyetler Birliği döneminde de Belarus kimliği değişim göstermiştir. Kuruluş dönemlerinde Sovyet merkezi iktidarı, Belarus ulusal kimliğinin oluşturulup güçlenmesini amaçlayan politikaları hayata geçirmiştir. Fakat 1930’dan sonra merkezi iktidar “Halkların Dostluğu” politikası çerçevesinde Belarus kimliğini, sosyalist yönü ağır basan ve Rus kimliğine yakın biçimde takdim etmeye başlamıştır. Zaman içerisinde Rus yönelimli bir Sovyet Belarus kimliği ortaya çıkmıştır. Buna karşın, 1980’lere gelindiğinde ülkede ulusçu muhalif hareketler ortaya çıkarak ülkenin iç politikasını etkilemeye başlamıştır. Çalışmada, Belarus ulusal kimliğinin farklı dönemlerdeki gelişimi ve dönüşümü, Sovyetler Birliği’nin çöküş döneminde ortaya çıkan muhalefetin ulusçu yaklaşımları ve Belarus iç politikasına etkilerinin araştırılması amaçlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Sovyetler Birliği, Belarus Ulusal Kimliği, Belarus İç Politikası, Muhalif Hareketler, Belarus Halk Cephesi
Geliş Tarihi: 13.04.2022
Kabul Tarihi: 12.05.2022
- Başlık: Tarih ve Uluslararası İlişkiler Yazını Değerlendirmesi: Körfez Savaşı Örneği (PDF)
Yazar: Zehra AYVAZ
Sayfa: 55-68
Özet: Uluslararası ilişkiler, disiplin olarak ortaya çıktıktan sonra incelediği konular bakımından tarih bilimi ile kıyaslanmıştır. Bu kıyaslama, disiplinin gelişmesi ve yaygınlaşmasıyla artmıştır. Özellikle bilimsellik ve kuram tartışmaları, tarih ve uluslararası ilişkiler yazınında önemli yer tutmuştur. Bununla beraber, uluslararası ilişkiler disiplini yaygınlaştıkça yaşanan kuram tartışmaları, bu alanda belirli ekollerin doğmasına neden olmuştur. Bu çalışmada, tarih ve uluslararası ilişkiler yazını örnek olay olarak “Körfez Savaşı” perspektifinde ele alınmıştır. Bu bağlamda, farklı tarihlerde yayımlanmış olan ve farklı kişilere ait makaleler ışığında tarih ve uluslararası ilişkiler yazını değerlendirilmeye ve aradaki farklar ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Uluslararası İlişkiler Disiplini, Uluslararası İlişkiler Ekolleri, Kuram, Körfez Krizi, Tarih Yazımı
Geliş Tarihi: 07.05.2022
Kabul Tarihi: 21.05.2022
- Başlık: Some Psychoanalytıcal and Psychologıcal Approaches to The Armenıan-Turkısh Questıon: An Assessment (PDF)
Yazar: Gökçe AYTEKİN
Sayfa: 69-78
Summary: The Armenian-Turkish question has a multidimensional content and its psychological dimension is only one among a few. After mentioning that the interaction among those dimensions shapes the future of the question, this article focuses on the psychological dimension using a psychoanalytical approach by Vamık Volkan and then an approach from social psychology. Thanks to these two approaches, it then tries to assess two other articles on the subject. Those two articles exemplify many others written by Turkish psychologists and psychiatrists on the psychological dimension. They are based on themes such as the guilt felt by Western societies after World War II, the abuse by the Armenian diaspora of developments on the subject of human rights, non-Turk Armenians’ “psychology of having excuses”, and identity crisis. According to Volkan’s approach, Armenian claims of genocide can be regarded as an “entitlement ideology” because we can find reasons for a sense of loss and humiliation on the part of Armenians in the Ottoman history. For example, they had not been regarded by the state as equal to Muslim Ottomans in some important respectsbefore Tanzimat Edict of 1839. Moreover, they had suffered Hamidian massacres in 1890s, when more than two thousand Armenians were killed. Thus we can assume the formation of a chosen trauma on the part of Ottoman Armenians, a trauma already tied to Armenian identity before WWI. The alternative social psychological approach helps us focus on the decision of forced emigration made by the Ottoman rulers. In other words, we can analyze that decision using the alternative, which can be called “person x environment”. This article assesses that the two exemplary articles lack a model or theoretical framework such as “person x environment” to be used while studying some of the psychological traits of the Armenian diaspora as well as of Armenians living in Armenia.
Keywords: Forced Migration, Armenian Qestion, Ottoman Armenians, Diaspora
Geliş Tarihi: 09.05.2022
Kabul Tarihi: 03.06.2022
- Başlık: ‘’Kadın’’ Tematik Başlığında Plan Gibi Bakmak: Türkiye Cumhuriyeti On Birinci Kalkınma Planı ve Kadın Özel İhtisas Komisyonu Raporunun Analizi (PDF)
Yazar: Nuran Halise BELET
Sayfa: 79-98
Özet: II. Dünya Savaşının ekonomik sonuçlarından en önemlilerinden birisi kadın emeğine duyulan ihtiyaç olmuştur. Özellikle ülkelerin savaş sonrası sanayileşmeye verdikleri hız, ekonomilerinin yeniden inşasında kadınların işgücüne duyulan ihtiyaç, kalkınma sürecinde kadın hareketinin öne çıktığı ve hak taleplerinin daha da arttığı yıllar olmaktadır. 1970’lerden itibaren kadın hareketi, önemli bir ivme kazanmaya başlamıştır. Ancak bu dönemin diğer dikkat çeken özelliği de kalkınma sürecinde kadınların kalkınma hamlesinden büyük beklentilerine rağmen yeterince aktif aktörler olarak görül(e)memeleri olmuştur. Kalkınma sürecine tüm kesimlerin, eşitlikçi ve adil katılmalarının sağlanması gerek toplumsal refahın artması gerekse optimal kaynak dağılımının sağlanmasının belirleyici koşullarındandır. Kalkınma planlarının hazırlık sürecinin bu ilkeleri gözeterek hazırlanması planlamadan beklenen temel görevlerden birisidir. Bu çalışmada, Türkiye’nin kalkınma plan geleneği ve hazırlık süreçleri içinde yer verilen Özel İhtisas Komisyonlarının birlikte çalıştırıldığı plan hazırlık dönemi göz önüne alınarak Özel İhtisas Komisyonu çalışmalarında kadın tematik başlığı ve onun bağlı olduğu plan dönemine ilişkin bulgular ele alınmaktadır. Türkiye de ilki 1963 yılında olmak üzere günümüze kadar toplam 11 adet Kalkınma Planı hazırlanmıştır. Ancak ilk plandan son plan, On Birinci Planı dönemine kadar basılan tematik başlığı kadın olarak belirlenen Özel İhtisas Komisyonu Raporu sadece On Birinci Kalkınma Planı hazırlık sürecinde olmuştur. Bu nedenle, çalışmamızda bu koşulu sağlayan tek plan olması nedeniyle On Birinci Kalkınma Planı ve bu Planının “Kadının Kalkınmadaki Rolü “başlıklı Özel İhtisas Komisyonu raporu içerik maddeleri ve kapsamı olarak değerlendirilecektir. Bu bağlamda, kadınların kalkınma politikaları içinde devlet politikaları bağlamında nasıl gördüğü ve On Birinci Kalkınma Planına nasıl yansıtıldığı, Türkiye de kadın hareketinin temel talepleri de dikkate alınarak Toplumsal Cinsiyet Ana akımlaştırması ve Kalkınma Mekanizması içine nasıl yansıtıldığı değerlendirecektir.
Anahtar Kelimeler: Kalkınma Planı, Toplumsal Cinsiyet Ana akımlaştırması, Kadın
Geliş Tarihi: 14.05.2022
Kabul Tarihi: 19.05.2022
- Başlık: Göçün Güvenlikleştirilmesi Bağlamında Avrupa Birliği’nin Belarus Göçmen Krizine Yaklaşımı (PDF)
Yazar: Fatma HATAP & Hüseyin YELTİN
Sayfa: 99-117
Özet: Göç olgusu, nedenleri ve çeşitleri açısından birçok araştırmaya konu olmuştur. Özellikle Soğuk Savaşın sona ermesinin ardından göç konusu güvenlik bağlamında ele alınmaya başlamıştır. Klasik uluslararası ilişkiler teorilerinde yer alan güvenlik algısının sorgulanmasıyla beraber, göç de yeni güvenlik anlayışının bir öznesi haline gelmiştir. Kopenhag Okulu’nun ortaya koyduğu güvenlikleştirme kavramı, göç ve güvenlik ilişkisinin belirlenmesinde önemli bir hareket noktası olmuştur. Dolayısıyla Kopenhag Okulu’nu göç olgusunun bir güvenlik sorunu olarak ele alınabilmesini sağlaması bu çalışmanın çıkış noktasını oluşturmaktadır. Buradan da hareketle bu çalışmada, Avrupa’da giderek bir güvenlik sorunu haline gelen göçün, Avrupa Birliği’nin (AB) Belarus göçmen krizi yaklaşımına etkisi, güvenlikleştirme kuramı temel alınarak tartışılacaktır. Bu noktada göçün güvenlikleştirilmesi üzerinde durularak, konu eleştirel güvenlik çalışmalarından Kopenhag Okulu’nun düşünceleri özelinde incelenecektir. Dahası çalışmada, özellikle göçün bir söz edimi yoluyla güvenlikleştirildiği üzerinde durularak; Avrupa’nın gündeminden düşmeyen göçmen krizinin siyasilerin söylemleri üzerinden nasıl bir güvenlik tehdidi olarak inşa edildiği üzerinde durulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Göç, Güvenlik, Güvenlikleştirme, Belarus, Avrupa Birliği
Geliş Tarihi: 19.05.2022
Kabul Tarihi: 13.06.2022
- Başlık: İklim Adaleti Bağlamında Sınırlar ve İklim Göçü (PDF)
Yazar: Ayşe Nur BALCILAR
Sayfa: 118-132
Özet: Küresel iklim değişikliğinin neden olduğu çevresel afetler ülkeleri ya da ülkelerin belli bölgelerini yaşanmaz hale getireceğinden, bununla mücadele edilememesi ya da mücadele edilmesi mümkün olmayacak düzeyde gerçekleşen afetler nedeniyle küresel bir göç yaşanması beklenmektedir. Hâlihazırda iklim değişikliği kaynaklı afetler, tarımın verimsizleşmesi, kuraklık vb. nedenlerle göç edenlerin mevcut olması ile birlikte önümüzdeki on yıllarda bu göçmenlerin tüm dünya için bir insani kriz yaratacağı tahmin edilmektedir. İklim değişikliğinden en az sorumlu olanların, iklim değişikliğinin neden olacağı felaketlerden en çok etkilenecek olanlar olması durumunun ortaya çıkardığı adaletsizliği dile getirmek için iklim adaleti kavramı kullanılmaktadır. İklim değişikliğine neden olan sera gazı emisyonundan en çok sorumlu ülkelerin aynı zamanda iklim göçüne karşı sınır duvarlarını en çok güçlendiren ülkeler olmaları durumu iklim adaleti açısından değerlendirilmesi gereken önemli bir konudur.
Anahtar Kelimeler: Küresel İklim Değişikliği, Sınır Yönetimi, Sınır Güvenliği, İklimsel Göç, İklim Adaleti
Geliş Tarihi: 25.05.2022
Kabul Tarihi: 17.06.2022